Ne zaman bir heykele baksam düşüncelere dalarım.
Bir gün yeni heykelleri keşfetmek üzere araştırma yaparken bir heykel parkıyla karşılaştım. Sizlere bu büyülü ormandaki heykellerden söz etmek isterim. Benim gibi heykellere ilgisi olan okuyucularımın etkileneceğinden eminim. Haydi başlayalım o zaman...
Çoğumuz heykellerin duvarlarla kapalı mekanlarda sergilendiğine şahit oluyoruz. Storm King alışılagelmiş bu durumun dışına çıkarak heykellere doğanın içinde yer vermiştir.
Bu parkta yürürken her an karşınıza heykel çıkabilir. Burası devasa heykellerin özgürce yaşadıkları, oksijen soludukları, sanki biz arkamızı dönünce çimlerde yuvarlandıkları başka bir dünya gibi.
Storm King Heykel Parkı, 1960’lardan beri çağdaş sanatçıları destekliyor, koleksiyonuna sürekli yeni heykeller ekliyor ve bunları içinde göletler, tepeler, korular, çayırlar barındıran 200 hektarlık bahçesinde mükemmel şekilde sergiliyor.
Saul Baizerman, Aphrodite, 1940-48 |
Amerikalı sanatçının toprak üzerine yüz üstü uzanır şekilde sergilediği heykeli görmekteyiz. Doğa ile sanatın ve sanatla estetiğin uyumunu en iyi şekilde gözler önüne sergilediği bu çalışma görülmeye değer.
Zhang Huan, Three Legged Buddha, 2007 |
Menashe Kadishman, Suspended, 1977 |
Yerçekimine meydan okur nitelikte oluşturulmuş 2 tane dikdörtgen prizma bir köşe üzerinde nasıl durabilir? Bu sorunun cevabını İsrailli sanatçı Menashe 10 metre boyundaki heykeli ile vermektedir.
Alexander Liberman, Iliad, 1974–76 |
Alexander Liberman, Adonai, 1970–71 (2000’de yeniden yapım) |
Mark di Suvero, Pyramidian, 1987/1998 |
Ursula VonRydingsvard, Luba 1990-2001 |