Dostluğun
önemi ve iyi bir dostluğun nasıl oluşabileceğine dair konuları içeren Cicero'nun Dostluk Üzerine kitabından söz edeceğim bugün sizlere. Bu kitabı okurken kendi dostlarımı düşünerek duygulandım. Çok değerli insanlara dostluk kurmuş olduğumu fark ettim.
Hadi o zaman sizlere biraz kitaptan söz edeyim.
Laelius’un
çok yakın dostu olan Scipio’nun ölümü üzerine ziyarete gelen Fannius ve
Muciusla dostluk üzerine sohbete başlar. Arkadaşının ölümünden etkilendiğini, onun
kadar iyi bir dostu kaybettiği için üzüldüğünü söyler. Ancak arkadaşının halk
tarafından seviliyor olması, genç yaşta büyük başarılar elde etmiş olması,
ailesine her zaman yardım etmesi, kısa süreli hayatında mutluluğun en büyüğüne
ve ünlerin en fazlasına ulaşmasıyla hayatını en iyi şekilde tamamladığını
düşünerek arkadaşının ardından yas gütmemektedir.
Ölen
kişinin geride bıraktığı şeylerle yaşamaya devam ettiğini, ruhun bedenle
ölmediğini düşünen Laelius ruhun bedenden ayrıldıktan sonra en iyi ruhun Tanrı
katına daha çabuk ulaştığını düşünür. Laelius,
dostunun devleti için yaptığı çalışmalar sayesinde hep var olacağı düşüncesi
sayesinde mutlu olmaktadır.
Yaşamındaki deneyimlerle elde ettiği dostluk hakkındaki
düşünceleri ise şu şekildedir;
- Dostluğun
her şeyden üstün tutulması gerekir.
- Dostluk
iyi insanlar arasında olabilir. Ancak iyi insandan kastı bilge olmak değil, iyi
kişiliğe sahip olmaktır.
- İyi
bir dostluk akrabalıktan daha üstündür ve sınırlı sayıda kişiler arasında
sevecenlik bağı ile kurulur.
- Erdem
olmadan dostluk olamaz.
- İnsan
yaşamı boyunca iyi günde sevinci kötü günde üzüntüyü paylaşmak için her zaman
dostluğa gereksinim duyar. “Dostluk mutlu günleri daha aydınlık yapar,
yıkımları paylaşarak hafifletir” diyerek dostun önemine vurgu yapar.
- Yardımlaşma
dostluk özelliğidir ancak çıkarlar amacıyla dostluk oluşturulamaz. Bu sebeple
dostluğu doğa oluşturur. Çıkar gözetilmeden sadece sevgi ile ruhlar bağlanır.
- Dostluğun
temeli erdeme duyulan saygıya dayandırılmaktadır. İnsan erdemden ayrıldığı
zaman dostluk devam edemez. Erdem dostlukta yumuşar ve işlenebilir hale gelir. Bu sebeple dost için duyulan kaygı dostluğa engel olamaz. Aynı şekilde dostlukla gelebilecek olan sıkıntı ve üzüntüler yüzünden erdemden vazgeçilemez.
- Dostluğu oluşturan çıkar
düşüncesi değildir, ancak yardımlaşma düşüncesi dostluğun arkasından gelir.
Dost seçimine dikkat edilmeli ve dostta
öncelikle iyi ahlak aranmalıdır. Dostluk iyi günde kötü günde yan yana olmayı
gerektirir. Dostlukta sürekliliği sağlayan unsur bağlılıktır. Dostlar arasında
anlaşmanın olması bağlılığı sağlamaktadır. Bağlılığın sürmesinde kendimize
benzeyen, aynı zevklere sahip kişilerin dost olarak seçilmesi gerekmektedir.
Dostlukta
iki insanın birbirini denk görmesi önemlidir. Yetenek, erdem, varlık, zekâ gibi
herhangi bir konuda üstün olan kişi bunları dostu ile paylaşmalıdır. Her dost için önce elden ne gelirse ve yardım
edilen kişi ne kadarını alabilecekse, ona o kadarını vermelidir.
Farklı
kişisel özellikler, ayrı zevkler de dostları ayırabilecek unsurdur. İyiler,
kötülerle; kötüler, iyilerle dost olamazlarsa, bu yalnızca aralarındaki
yaradılış ve zevk ayrılığının çok büyük olmasındandır. Dostluğun bitmesine
neden olabilecek bir unsur da zaman içinde zevklerin veya ahlakın değişmesidir.
İki kişi arasında oluşacak düşünce ayrılığı dostluğu düşmanlığa
çevirebilmektedir.
Dostluk
kurulmasına bazen kazanç düşüncesi neden olmaktadır. Bu sebeple kişiler sadece
kendileri ve kendi değerleri için doğanın yaratacağı güzel dostluklardan mahrum
kalabilir. Dosta duyulacak sevgi, kişinin kendisine duyduğu sevgiye eş
görülmesi gerekmektedir. Çünkü insanlar kendine karşılıksız sevgi bağı ile
bağlıdır. Dost da insanın bir ikinci kendisi gibidir.
Laelius’a
göre sağlam bir dostluk şu kişiler arasında olabilir. “Yakınlık duygularıyla
birbirine bağlanmış insanlar önce başkalarının tutsaklığını yenecekler, sonra
doğruluk ve adaleti sevecekler, birbirleri için her şeyi yapacaklar, ama
birbirlerinden, onurlu ve doğru olmayan hiçbir şeyi istemeyecekler, aralarında
yalnızca sevgi ve beğenme değil, saygı da bulunacak.”
Doğada
da dostluğun erdemin yardımcısı olarak verildiği düşünülmektedir. İnsan erdemin
en üst seviyesine tek başına erişemediğinde, yanına bir ortak alarak o noktaya
ulaşabilmektedir. Doğada yalnız bir hayat sürdürmek olanaklı değildir, insanlar
da hayatlarında bir desteğe ihtiyaç duymaktadır. Hayatın değerinin anlaşılması
için sevgi ve yakınlık olması yani erdemli bir dostluğun kurulması gereklidir.
Scipio’nun erdemi tüm halk tarafından görülmüş ve herkes onu sevmiştir. Laelius
da dostu Scipio’nun erdemini sevmiş ve kalbinde her zaman onu yaşatmaktadır.
Kitaptan
hareketle dostluk kavramı çok geniş tanımlaması olabilecek ve farklı kişiler
tarafından farklı boyutlarda ele alınabilecek bir olgudur. Öznel bir kavram
olması sebebiyle herkesin dostluk anlayışının farklı olabileceği bir gerçektir.
Kitapta genel olarak dostluğun tanımlaması, iyi bir dostluğun nasıl olacağı ve
sınırlarının belirlenmesinde dikkat edilecek unsurlar ifade edilmeye
çalışılmıştır. Ayrıca dostluk ifadesi altında bazı insanların ihtiyaçlarını
karşılama amacıyla çıkarları doğrultusunda bağ kurmakta olduğunu belirtmiştir.
Kitapta
dostluğun ancak iyi insanlar arasında erdemli düşüncelerle oluşturulabileceği
vurgulanmaktadır. Erdem dostluğun kurulması ve korunmasında etkilidir. Erdem
sevmekten doğar ve karşılık beklemeden bağlanmayı sağlar.
İnsanlar
kendilerine benzeyen başka bir insanla karşılaştığında ona karşı doğal bir
sevgi oluştururlar bu sevgi zaman içerisinde artarak dostluğa dönüşür. Bu
bağlamda dostların birbirleri ile anlaşması ve dostluğun sürdürülebilir olması
adına dost seçimine dikkat edilmesi büyük önem taşımaktadır.
Dostluk
bazen sevgi ile değil çıkar duygusunun üstünlüğü ile kurulabilmektedir. Ancak
böyle bir dostluğun uzun sürmesi mümkün değildir. İyi bir dostlukta karşı
tarafın iyiliği için doğruların söylenmesi önemlidir, aradaki bağın bozulmaması
için yapmacık ifadelerin kullanılması doğru değildir.
Dostlarımıza
yeri geldiğinde öğüt verebilmeli, yanlışlarını söyleyerek iyiye yöneltebilmeli,
ihtiyaç duyduğunda destek olabilmeliyiz. Dostlar arasında yanlışlar tespit
edildiğinde sertliğe kaçılmadan ve iyi niyetle uyarı yapılmalıdır. Yapılan
uyarıların ise karşı konulmadan sabırla dinlenilmesi dostlar arasında bağın
güçlenmesini sağlar. Bu gerçek dostluğun sürdürülmesi açısından çok
önemlidir.
Dostlar
paylaşımcı olmalıdır, kendinde ne varsa onu arkadaşına koşulsuz verebilmelidir.
Bunun içinde gerçek dostluğun bulunması gerekmektedir. Gerçek dostlukta kişiler
birbirlerini eş görmelidir. Tüm statülerin yok sayılarak karşımızdaki kişiyi
kendimizi sever gibi sevmeliyiz. Çünkü dost insanın bir yarısıdır. İnsan yalnız
yaşayamayan ve hislerini paylaşmaya ihtiyaç duyan bir varlıktır.
Hepimizin
hayatında farklı özelliklere sahip insanlar gelip geçmektedir. Hayatımızda her
an var olabilecek, bizi kendisi gibi sevebilecek, kendini her zaman bizim
yerimize koyabilecek, ihtiyaç duymamıza gerek kalmadan her durumda yanımızda
olacağını hissedeceğimiz doğru kişiyi bulduğumuzda gerçek dosta sahip
olmuşuzdur.
Yazımı kitaptan güzel bir sözle bitirmek istiyorum.
İyi günlerinde senin kadar sevinecek biri olmasaydı mutluluğundan ne zevk alırdın?
Kara günlerinde senden çok üzülecek bir dostun olmasaydı, o günlere katlanmak güç olurdu. Marcus Tullius Cicero